Gozleri açik tutarak hapsirmak
Evde, işte, sokakta, tiyatroda, sinemada, kısacası her
yerde hapşırabiliriz. Hapşırdığımız yere ve zamana bağlı olarak, hapşırığımızın
tonunu ya da şiddetini ayarlamaya çalışsak da, hapşırık sürecinde genellikle değişmeyen bir detay
vardır; hapşırırken her seferinde gözlerinizi
kapatırız. Peki neden gözlerimiz açık şekilde hapşıramayız?
Gözler açık hapşırmak gerçekten de gözlerin dışarı fırlamasına neden olur mu?
Bu
gizemi çözmek için, ilk olarak hapşırma sırasında vücudumuzda ne olduğuna
kısaca değinelim. Hapşırma, insan vücudunun toz, polen, hayvan tüyü ya da diğer
alerjenleri vücut dışına atmaya yarayan koruyucu bir
mekanizmasıdır. Soğuk algınlıkları sırasında da hapşırma eylemi tecrübe edilir.
Soğuk algınlığı olan insanların hapşırmasının sebebi, burun boşluğunun içinin
bu sırada daha kabarık ve hassas
olmasıdır. Bu hassaslıktan dolayı, en ufak bir kaşıntı ile hapşırık
tetiklenebilir.
Hapşırma
istemsiz olarak gerçekleşir fakat insan vücudu bu eylemi gerçekleştirirken
oldukça sistematik bir süreç içerisine girer. Burun kaplamasına bir kaşındırıcı
madde temas ettiği zaman, bu bölgedeki sinirlerden beynin en arka kısmı olan medüllaya mesaj gönderilir. Daha
sonra beyin, vücudun hapşırması için gerekli aktiviteyi başlatır.
Göğüs
içerisindeki kaslar genişler, diyafram kasılır ve akciğerler hava ile dolar. Gırtlağın ve ses
tellerinin arkasındaki kaslar da ayrıca kasılır. Daha sonra karın kasları ve
göğüs kasları da kasılır. En sonunda hapşırma eylemi ağıza doğru
gerçekleştirilir. Bu sırada 2000 ila 5000
mukus damlası, saatte 110 ila 160 kilometre saat hıza
ulaşan hava ile dışarı atılır. Hapşırık ile oluşturulan sprey etkisi, hapşıran
kişiden 150 santimetre uzağa kadar gidebilir. Bu sprey, salya ve
mukustan oluşur. Ağızdan dışarı püskürtülen bu karışım ile geniz temizlenir.
Tabii
ki, bu süreçte bir şey daha gerçekleşir. Gözlerimiz
kapanır. Şimdi bu durumu daha detaylı inceleyebiliriz. Fakat
öncesinde insan gözü ile ilgili birkaç bilgiye ihtiyacımız var.
Gün
içerisinde gözlerinizi kaç kere sağa, sola, yukarıya ya da aşağıya hareket
ettirdiğinizi düşünün. Bütün bu göz hareketlerinizi, gözüne bağlı kaslar yardımıyla yaparsınız.
Bunlar; mediyal ve lateral rektus, superior ve inferior oblik, superior ve
inferior rektus kaslarıdır. Bütün bu kaslar, sıkıca göze bağlıdır. Ayrıca bu
kaslar sayesinde, gözünüz kafanızdan ayrılıp
yere düşmez. Göz kapaklarının görevi de yaralanmalardan ve
istenmeyen maddelerden gözü korumaktır. Göz kırpma davranışının da bir nevi gözü yıkama işlemi olduğunu
söyleyebiliriz.
Şimdi
ağladığınız bir zamanı hayal edin. Göz yaşlarınız akmaya başladığında
genellikle burnunuz da akar. Bu durumun sebebi, göz yaşı kanalının suyunu
burnunuzun arkasında tahliye etmesidir. Hapşırdığınızda da tersi aksiyon
gerçekleşebilir ve gözlerinizin yaşarabilir. Hapşırdığınızda ortaya çıkan
basınç, geçici bir şekilde göz yaşı kanalları üzerinde etkiye sebep olabilir.
Başlıktaki
sorunun cevabını artık verebiliriz.
Bazı
insanlar hapşırırken gözlerini kapatmasalar da insanların çoğu, hapşırırken
gözlerini kapatır. Bu durumun sebebi nedir?
Yukarıda
verdiğimiz bilgilerden sonra belki tatminkar bir sonuç olmayacak fakat,
hapşırırken gözlerimizi kapatmamızın gerçek
bir amacı olmadığı düşünülüyor. Yani bilim insanlarına göre, bu
davranışımız tamamen bir refleks
olabilir. Hapşırma sırasında ortaya çıkan ciddi basınç, bu refleks ile
sonuçlanıyor ya da hapşırma sırasında birçok kasın gevşeyip kasıldığı gibi göz
kasları da tepkisel davranıyor olabilir.
Bu
tatminkâr olmayan sonuçtan sonra, yazıyı hapşırma ile ilgili birkaç bilgi ile
bitirelim.
- Antik çağlarda insanlar, insan ruhunun havadan oluştuğuna ve bu havanın da kafanın içerisinde olduğuna inanıyorlardı. Bundan dolayı, hapşırma eyleminin, ruhun bir kısmının dışarı kaçmasına sebep olduğunu düşünüyorlardı.
- Orta çağlarda, şimdi önemsiz gördüğümüz rahatsızlıklar bile ölümle sonuçlanabiliyordu. Hapşıran insanlara ‘’çok yaşa’’ denmesi ya da tanrı seni korusun/kutsasın anlamına gelen İngilizce’deki ‘’god bless you’’ denmesinin sebebi budur.
- İnsanlar, genel olarak, hapşırma sırasında kalbin durduğunu düşünür. Bu da, tabii ki yalnızca bir efsane. Hapşırma süreci içerisinde oluşan basınç ile, kan akışında değişiklikler olabilir ve kalbin ritmi değişebilir. Fakat hapşırma sırasında kalbimiz durmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder