28 Eylül 2020 Pazartesi

EN KALABALIK HAVALİMANLARI

Seyahat severlere yönelik içerik hazırlayan bir web sitesi dünyanın en kalabalık havalimanlarını açıkladı.

Sitenin haberinde, “bir de yeni olmasına rağmen sürpriz havalimanı yer alıyor” ifadeleri yer aldı. Site, yeni açılan İstanbul Havalimanı’nın gelecekte dünyanın en işlek havalimanı olacağını belirtti. Listede ABD’den ve Çin’den üçer havalimanı yer aldı.

İşte siteye göre dünyanın en kalabalık havalimanları ve yıllık yolcu sayıları:

Atlanta Hartsfield – Jackson Uluslararası Havalimanı (ABD) 103.9 milyon

Pekin Havaalanı (Çin) 95.8 milyon

Dubai Uluslararası Havalimanı (Birleşik Arap Emirlikleri) 88.2 milyon

Tokyo Uluslararası Havalimanı (Japonya) 87 milyon

Los Angeles Uluslararası Havalimanı (ABD) 84.6 milyon

O’Hare Uluslararası Havalimanı (ABD) 79.8 milyon

Londra Heathrow Havalimanı (İngiltere) 78 milyon

Hong Kong Uluslararası Havalimanı (Çin) 72.7 milyon

Şanghay Pudong Uluslararası Havalimanı (Çin) 70 milyon

Paris Charles De Gaulle Havalimanı (Fransa) 70 milyon

DÜNYANIN EN İŞLEK HAVALİMANI: İSTANBUL HAVALİMANI

İlk yılında (2019), İstanbul Havaalanı’nın yaklaşık 90 milyon yolcunun kullanacağı belirtilen haberde; “İstanbul’daki yeni havalimanının 2019’da açılışı yapıldı ve yakın gelecekte dünyanın en işlek havalimanı olması bekleniyor” ifadelerine yer verildi.

DÜNYANIN EN GENİŞ HAVALİMANLARI

Diğer yandan haberde dünyanın en geniş yüzölçümüne sahip olan havalimanlarına da yer verildi. Listenin ilk sırasında 780 km2 ile Suudi Arabistan’daki King Fahd Uluslararası Havalimanı yer aldı.

King Fahd Uluslararası Havalimanı 780 km²

Denver Uluslararası Havalimanı 137.26 km²

Dallas/Fort Worth Uluslararası Havalimanı 78 km²

Shanghai Pudong Uluslararası Havalimanı 33.5km²

Paris Charles de Gaulle Havalimanı 32 km²

26 Eylül 2020 Cumartesi

EN HIZLI YOLCU UÇAĞI

En Hızlı Yolcu Uçağı:

Concorde. Hizmete 1976'da giren uçağın saatteki hızı 2.175 km.

Concorde Uçağı Sesüstü olarak tasarlanmıştır. 25 Temmuz 2000 tarihinde Paris-Charles de Gaulle Havaalanı'ndan kalkışından 1,5 dk sonra geçirdiği kaza ile uçuşları durdurulmuştur. Güvenilirliğinin az, yüksek maliyeti ve sınırlı yolcu kapasitesi olduğu için üretimden kaldırılmıştır Concorde uçaklarının son ticari seferi, 24 Ekim 2003'te Londra-NewYork arasında yapıldı

Tupolev Tu-144

Batılı gözlemciler Tu-144'e Concorde'a benzerliğinden ötürü "Concordski" (bazen Konkordski) adını vermişlerdir. İki uçak tasarım özellikleri açısından büyük ölçüde benzeşmektedir. Prototip uçak ilk uçuşunu 31 Aralık 1968'de, Concorde'dan iki ay önce, Moskova yakınlarında yapmıştır. Tu-144 ses hızını ilk kez 5 Haziran 1969'da geçti. 15 Temmuz 1969'da Mach 2 hızı aşan ilk ticari taşıma uçağı ve dünya tarihinin en hızlı ticari uçağı oldu.

Paris Hava Şovu'nda, 3 Haziran 1973'te ilk Tu-144S üretim uçağının düşüşüyle proje büyük yara aldı. Uçak, gösteri uçuşunda yapılan çok sert bir burun-aşağı manevrası sonucunda taşıyıcı sistemine aşırı yük binmesi sebebiyle havada parçalanarak düştü. Toplamda 15 evi yıkan uçak, içindeki altı ve yerdeki sekiz kişinin ölümüne sebep oldu.

Ticari sefer yapmışlık baz aldığımızda hala concorde yi hız olarak geçebilen bir uçak olmadı.

EN HIZLI UÇAK

En Hızlı Uçak:

SR-71. Casus uçak. Temmuz 1976'da saatte 3.529.56 kilometre hıza ulaştı. İlk uçak 'Flyer' ile Wright kardeşler sadece saatte 48 kilometre hızla uçabilmişlerdi.





2020 yılında emekli olmuş olsada hız konusunda bu model uçak üstünlüğünü korumakta ancak SR-72 Blackbird modeli olarak yapılmakta ve tamamlandığında

maksimum hızı 6 Mach (7,400 km/saat) yeni nesil ortaya çıkacak ve uzunca bir süre en hızlı uçak ünvanını eline almış olacak.




24 Eylül 2020 Perşembe

ROLLERCOASTER TYCOON 3 COMPLETE EDİTİON ÜCRETSİZ ALABİLRİSİN

                                    ROLLERCOASTER TYCOON 3 COMPLETE EDİTİON


EPIC GAME den şahane bir hediye daha hemen aşağıdaki linke gidin yada uygulamayı indirerek oyunu 01.10.2020 saat 18:00'ya kadar ücretiz indirin

https://www.epicgames.com/store/tr/product/rollercoaster-tycoon-3-complete-edition/home

EYFEL KULESİ İLGİNÇLİKLERİ

                                              EYFEL KULESİ İLGİNÇLİKLERİ


Eyfel Kulesi (Fransızca: La tour Eiffel [la tuʀ ɛˈfɛl]), Paris'teki demir kule. Kule, aynı zamanda tüm dünyada Fransa'nın sembolü halini almıştır. İsmini, inşa ettiren firma olan Gustave Eiffel'den alır. En büyük turizm cazibelerinden biri olan Eyfel Kulesi, yılda 6 milyon turist çeker. 2002 yılında toplam ziyaretçi sayısı 200 milyona ulaşmıştır.

Eyfel Kulesi 1887 ile 1889 yılları arasında Gustave Eiffel'in firması tarafından, Fransız Devrimi'nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde düzenlenen Expo 1889 Paris fuarının giriş kapısı olarak inşa edilmiştir. Aslında kulenin mimarı Gustave Eiffel değil, İsviçreli Maurice Koechlin 'in siparişi üzerine tasarlayan Stephen Sauvestre'dir. Meslektaşı Emile Nouguier ile beraber ilk tasarımları yapmıştır. Kulenin, 7.739.401 Frank 31 Sent tutan inşaat masrafları, Gustave Eiffel'in tahminlerinin 1 milyon frank üstündedir. 1889 yılındaki açılış tarihinden önceki 5 ayda 1,9 milyon kişi ziyaret edince, yıl sonuna kadar toplam masrafın 3/4'ü çıkartılmıştır.

3.000 işçi 26 ay boyunca 18.038 adet demir parçayı 2,5 milyon perçinle bir araya getirdi. Hiç ölüm vakası yaşanmamış olması, o günün şartlarında şaşırtıcı bir durumdur.

Ancak kule, onu bir utanç lekesi olarak gören Paris halkının tepkisini de çekmiştir. Bazı sanatçılar devasa bir sokak lambasına benzetirken, bir fabrika bacası gibi Paris'in görsel itibarını zedeleyeceğini ileri sürmüşlerdir. Böylelikle devrin sanatçı ve edebiyatçı çevresinde bir kampanya başlatılmış, bu kampanya süresince ünlü sanatçıların imzaladığı bildiriler dağıtılmıştır. Bugün ise Eyfel Kulesi, Dünya'nın en güzel mimari yapılarından biri olarak kabul edilir. Parisliler onu Demir Bayan olarak adlandırırlar. İlk başlarda Eiffel, Kule'ye sadece 20 yıl için müsaade almıştı. Dolayısıyla, 1909 yılında kulenin sökülmesi gerekiyordu. Ancak kule, iletişim için çok uygun yüksekliğe ulaştığından ve yeni yüzyılda Atlantik ötesi haberleşmeye imkân tanıdığından, kalmasına izin verildi. Bu bağlamda Eyfel Kulesi radyo yayıncılığının gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Eyfel Kulesi, radyo dalgalarını çok uzun mesafelere yayabilmesi avantajıyla, l. Dünya Savaşı’nda sinyal kesici ve bozucu olarak da kullanılmıştır. Eyfel Kulesi, günümüzde Paris'in en çok ziyaret edilen noktası olsa da, en tepedeki 27 metrelik radyo vericisiyle halen bir verici istasyonu olarak kullanılmaktadır

 

 

Eyfel Kulesi’nin tepesine çıkabilmek için 1.792 basamak çıkmak gerekir.

 

Kulenin en tepesinde Eyfel Kulesi'nin mimarı tarafından bir daire düzenlenmiştir. Fransa'da ilk radyo yayını bu dairede yapılmıştı.

 

Eyfel Kulesi'nin ilginç bir özelliği de yaz aylarında güneşin ısısıyla birkaç santimetre uzayıp, kışları tekrar eski haline dönmesidir.

 

Eyfel Kulesi 300 m yüksekliktedir. Zirvesindeki televizyon vericileri 27 m daha yükseklik kazandırır. Günümüzde yaygın olarak kullanılan çelik yerine demirden inşa edilmiş, özel teknikler sayesinde günümüze kadar sağlam olarak gelmiştir.

 

Manzara platformları kamuya açık 57 m, 115 m ve 276 m yükseklikteki platformlar vardır. Bu platformlara ziyaretçiler, üç asansörle kuzey, batı ve doğu kanatlarından ilk iki platforma ulaşır.

 

İlk ve ikinci katlarda lokantalar mevcuttur. Ayrıca ilk katta, Eyfel Kulesinin tarihinin anlatıldığı bir sergi bulunur.

 

En üst platforma ulaşmak isteyen bir ziyaretçi, ikinci katta aktarma yapar ve başka bir asansöre geçer.

 

En üst platform hem çatılı hem de üstü açık bir alana sahiptir. Kulenin açılışından sonra, ilk platforma kadar 50 yolcu taşıyan iki hidrolik asansör kullanıma girmişti. Bunlar için gerekli hidrolik presler 16 sütuna monte edilmişti. Kuzey kanadından başka bir asansörle ikinci kata ulaşılıyordu.

2. Dünya savaşı sırasında, işletim sistemindeki hasarlar sebebiyle bunlar devre dışı kalınca, Adolf Hitler kuleye yaya olarak çıkmak zorunda kalmıştı.

1983 tarihinde ikinci ve üçüncü katlar arasına, 1000 tonluk yürüyen merdivenin yerini alan, 4 yeni turuncu asansör monte edildi. Yürüyen merdiven 954 basamaklı ve 3 m genişliğindeydi.

 

 

22 Temmuz 2003 tarihinde, kısa devre sonucu, kulenin zirvesinde, hemen en üst ziyaretçi platformunun üstünde yangın çıkmıştır. Yangın bir saat gibi bir sürede kimse yaralanmadan söndürülmüştür.

Londra'da benzer proje

Eyfel kulesinin kurulmasından sonra, Londra'da da benzer bir yapı kurmak için bir proje başlatıldı. Watkins Tower adı verilen bu yapının inşasına 1891 yılında başlanmış olmasına rağmen çalışma başarılı olamamış ve 1907 yılında yıkılmıştır.

Tokyo'da benzer proje

Japonlar tarafından benzer bir kulede 1958 yılında Tokyo'da inşa edilmiştir. Tokyo Kulesi Japonya'nın Tokyo şehrinde, Minato-ku'daki Shiba Parkındadır. 333 metre yüksekliği ile dünyanın en yüksek kendinden destekli çelik kulesi ve Japonya'nın en uzun insan ürünü yapısıdır. 4000 ton ağırlığındadır.

Kulenin tasarımı Paris'teki Eiffel Kulesi baz alınarak yapılmıştır



23 Eylül 2020 Çarşamba

Gozleri açik tutarak hapsirmak imkansizdir. (uyarı: denendiği ve zorlandığı takdirde gerçekleştirilebilmekte fakat insanın şaşı veya kör olmasına sebep olmaktadır)

Gozleri açik tutarak hapsirmak

 

Evde, işte, sokakta, tiyatroda, sinemada, kısacası her yerde hapşırabiliriz. Hapşırdığımız yere ve zamana bağlı olarak, hapşırığımızın tonunu ya da şiddetini ayarlamaya çalışsak da, hapşırık sürecinde genellikle değişmeyen bir detay vardır; hapşırırken her seferinde gözlerinizi kapatırız. Peki neden gözlerimiz açık şekilde hapşıramayız? Gözler açık hapşırmak gerçekten de gözlerin dışarı fırlamasına neden olur mu?

Bu gizemi çözmek için, ilk olarak hapşırma sırasında vücudumuzda ne olduğuna kısaca değinelim. Hapşırma, insan vücudunun toz, polen, hayvan tüyü ya da diğer alerjenleri vücut dışına atmaya yarayan koruyucu bir mekanizmasıdır. Soğuk algınlıkları sırasında da hapşırma eylemi tecrübe edilir. Soğuk algınlığı olan insanların hapşırmasının sebebi, burun boşluğunun içinin bu sırada daha kabarık ve hassas olmasıdır. Bu hassaslıktan dolayı, en ufak bir kaşıntı ile hapşırık tetiklenebilir.

Hapşırma istemsiz olarak gerçekleşir fakat insan vücudu bu eylemi gerçekleştirirken oldukça sistematik bir süreç içerisine girer. Burun kaplamasına bir kaşındırıcı madde temas ettiği zaman, bu bölgedeki sinirlerden beynin en arka kısmı olan medüllaya mesaj gönderilir. Daha sonra beyin, vücudun hapşırması için gerekli aktiviteyi başlatır.



Göğüs içerisindeki kaslar genişler, diyafram kasılır ve akciğerler hava ile dolar. Gırtlağın ve ses tellerinin arkasındaki kaslar da ayrıca kasılır. Daha sonra karın kasları ve göğüs kasları da kasılır. En sonunda hapşırma eylemi ağıza doğru gerçekleştirilir. Bu sırada 2000 ila 5000 mukus damlası, saatte 110  ila 160 kilometre saat hıza ulaşan hava ile dışarı atılır. Hapşırık ile oluşturulan sprey etkisi, hapşıran kişiden 150 santimetre uzağa kadar gidebilir. Bu sprey, salya ve mukustan oluşur. Ağızdan dışarı püskürtülen bu karışım ile geniz temizlenir.

Tabii ki, bu süreçte bir şey daha gerçekleşir. Gözlerimiz kapanır. Şimdi bu durumu daha detaylı inceleyebiliriz. Fakat öncesinde insan gözü ile ilgili birkaç bilgiye ihtiyacımız var.



Gün içerisinde gözlerinizi kaç kere sağa, sola, yukarıya ya da aşağıya hareket ettirdiğinizi düşünün. Bütün bu göz hareketlerinizi, gözüne bağlı kaslar yardımıyla yaparsınız. Bunlar; mediyal ve lateral rektus, superior ve inferior oblik, superior ve inferior rektus kaslarıdır. Bütün bu kaslar, sıkıca göze bağlıdır. Ayrıca bu kaslar sayesinde, gözünüz kafanızdan ayrılıp yere düşmez. Göz kapaklarının görevi de yaralanmalardan ve istenmeyen maddelerden gözü korumaktır. Göz kırpma davranışının da bir nevi gözü yıkama işlemi olduğunu söyleyebiliriz.

Şimdi ağladığınız bir zamanı hayal edin. Göz yaşlarınız akmaya başladığında genellikle burnunuz da akar. Bu durumun sebebi, göz yaşı kanalının suyunu burnunuzun arkasında tahliye etmesidir. Hapşırdığınızda da tersi aksiyon gerçekleşebilir ve gözlerinizin yaşarabilir. Hapşırdığınızda ortaya çıkan basınç, geçici bir şekilde göz yaşı kanalları üzerinde etkiye sebep olabilir.

Başlıktaki sorunun cevabını artık verebiliriz.

Bazı insanlar hapşırırken gözlerini kapatmasalar da insanların çoğu, hapşırırken gözlerini kapatır. Bu durumun sebebi nedir?

Yukarıda verdiğimiz bilgilerden sonra belki tatminkar bir sonuç olmayacak fakat, hapşırırken gözlerimizi kapatmamızın gerçek bir amacı olmadığı düşünülüyor. Yani bilim insanlarına göre, bu davranışımız tamamen bir refleks olabilir. Hapşırma sırasında ortaya çıkan ciddi basınç, bu refleks ile sonuçlanıyor ya da hapşırma sırasında birçok kasın gevşeyip kasıldığı gibi göz kasları da tepkisel davranıyor olabilir.



Bu tatminkâr olmayan sonuçtan sonra, yazıyı hapşırma ile ilgili birkaç bilgi ile bitirelim.



  1. Antik çağlarda insanlar, insan ruhunun havadan oluştuğuna ve bu havanın da kafanın içerisinde olduğuna inanıyorlardı. Bundan dolayı, hapşırma eyleminin, ruhun bir kısmının dışarı kaçmasına sebep olduğunu düşünüyorlardı.



  1. Orta çağlarda, şimdi önemsiz gördüğümüz rahatsızlıklar bile ölümle sonuçlanabiliyordu. Hapşıran insanlara ‘’çok yaşa’’ denmesi ya da tanrı seni korusun/kutsasın anlamına gelen İngilizce’deki ‘’god bless you’’ denmesinin sebebi budur.



  1. İnsanlar, genel olarak, hapşırma sırasında kalbin durduğunu düşünür. Bu da, tabii ki yalnızca bir efsane. Hapşırma süreci içerisinde oluşan basınç ile, kan akışında değişiklikler olabilir ve kalbin ritmi değişebilir. Fakat hapşırma sırasında kalbimiz durmaz.

22 Eylül 2020 Salı

GELECEĞE NEFES

                                                                    GELECEĞE NEFES







Daha yeşil bir Türkiye için, 83 milyon ağacı geleceğe miras bırakarak dünya rekoruna koşuyoruz. El ele, gönül gönüle, katıl bize.

Haydi Türkiye, Fidan Dikmeye!


https://gelecegenefes.com/

EN KALABALIK HAVALİMANLARI

Seyahat severlere yönelik içerik hazırlayan bir web sitesi dünyanın en kalabalık havalimanlarını açıkladı. Sitenin haberinde, “bir de ye...